Konkordato, borçlunun vadesinde ya da tam olarak ödeyemediği borçları için alacaklıları ile yaptığı bir yeniden yapılandırma anlaşması olarak tanımlanabilir. Bu bağlamda hiçbir kötü niyeti olmayan borçlu, elinde olmayan sebeplerle borcunu tam olarak ya da vaktinde ödeyememektedir. Borçludan borcun tamamının ödenmesini ya da borcun vadesinde ödenmesini istemek borçlunun ekonomik olarak mahvına sebep olabileceği gibi; bazı alacaklıların da alacaklarına tam olarak kavuşamamasına neden olacaktır. Bu gibi gerekçelerle kanun koyucu, 2004 sayılı İİK’da borçluların konkordato talebinde bulunabileceğini hüküm altına almıştır. Kanunun Konkordato Talebi başlıklı 285.maddes incelendiğinde “Borçlarını, vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflâstan kurtulmak için konkordato talep edebilir.” Hükmünün getirildiği görülmektedir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere “herhangi bir borçlu” denilerek borcunu ödeyemeyen herkesin konkordato talebinde bulunabileceği belirtilmiştir. Bu çalışmamızda tüzel kişiliği haiz şirketlerin konkordato süreciyle ilgi vermekteyiz.
Gerçekten de tüzel kişiliğe sahip şirketlerin kuruluşu ve ticari faaliyete başlayıp devam etmesi ne kadar normalse; bunların zaman içerisinde ekonomik zorluklarla karşılaşması, yasal takibe uğraması ve hatta iflas etmesi hukuken olağandır. Ancak kanunlar tarafından öngörülen hükümlerle şirketlerin içerisine düştüğü mali zorluklardan kurtarılması modern hukuk sistemlerinde olduğu gibi ülkemiz hukukunda da mümkün kılınmıştır. Bu anlamda şirket ortakları ve çalışanlarının zor duruma düşmesinin, ekonomik anlamda ise çeşitli tedbirlerle faaliyetine devam edebilecek olan ekonomik değerlerin erimesinin/tükenmesinin önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Bu kapsamda 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 285 ve devamı maddelerinde konkordato kurumu düzenlenmiştir. Kanuni ifadesiyle;
“Madde 285-Borçlarını, vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflâstan kurtulmak için konkordato talep edebilir.”
Bu bağlamda konkordato şu şekilde tanımlanabilir: Borçlarını ödemekte güçlük çeken herhangi bir borçlunun; borcunun belli bir vadeye yayılması ya da borcun belli miktarının indirilmesi talebiyle alacaklılarıyla anlaşması ve bu anlaşmanın da mahkeme kararıyla tasdik edilmesidir.
Görüldüğü üzere konkordato, -yürürlükten kaldırılan ‘iflas erteleme’ kurumundan farklı olarak- yalnızca borca batık durumdaki tüzel/gerçek kişilerin değil; borca batık olmasa dahi borcunu ödemede sıkıntı yaşayan ya da borçlarından belirli miktar indirim yapılması halinde iflastan kaçınabilecek gerçek/tüzel kişilerin de başvurabileceği hukuki bir yoldur. Böylece ekonomiye katkı sağlayan, istihdam yaratan şirketlerin iflasına engel olunmakta, çalışanların işsiz kalması engellemekte ve nihai olarak ülke ekonomisine de fayda sağlanmış olunmaktadır. Kanun gerekçesinde de belirtildiği üzere “alacaklılar ve borçluların bir müzakere sonrasında anlaşmaları ve bu anlaşmanın mahkemece tasdiki esasına dayanan konkordato kurumunun daha etkin ve aktif bir şekilde kullanılması ticari ve sosyal hayat bakımından bir ihtiyaç olarak görülmüştür.”. Yasa koyucu bu gerekçe ile borçlu şirket/şahsın muhtemel iflasının yalnızca alacaklı-borçlu üzerindeki etkileri olmadığını; şirket/şahsın iflasından sosyal çevresinin, çalışanlarının da etkilendiğini kabul etmiştir. Konkordato kurumunun ticari hayatta olduğu kadar sosyal hayatta da bir ihtiyaç olduğu dile getirilmiştir.
KONKORDATOYA BAŞVURUDA USUL
Yetkili ve Görevli Mahkeme
Konkordatoya başvuruda yetki kuralı İİK’nun 285.maddesinin 3.fıkrasında bildirilmiştir. Buna göre borçlu şayet iflasa tabi ise muamele merkezinin bulunduğu yer, iflasa tabi değilse yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesi yetkili kabul edilmiştir.
Konkordato Başvurusuna Eklenecek Belgeler
İİK md.286’da başvuruya eklenecek belgelerin neler olduğu ayrı ayrı belirtilmiştir. Buna göre başvuruya eklenmesi zorunlu olan belgeler;
-Konkordato ön projesi
-Borçlunun malvarlığını gösteren belgeler(bilanço, nakit akım tablosu, gelir tablosu vd.)
-Alacaklıları, alacak miktarlarını ve alacaklıların imtiyaz durumunu gösterir liste
-Ön proje ve iflas halinde alacaklıların eline geçecek muhtemel miktarları karşılaştırmalı olarak gösteren tablo
-Makul güvence verilen bağımsız denetim raporu
-Mahkeme/komiser tarafından gerekli görülen diğer tüm belgeler
Yukarıda bahsi geçen belgelere ek olarak; konkordato talebinde bulunan borçlu, tarifede Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen gider avansını da yatırmaya mecburdur. Kanunda tek tek sayılan belgelerin ibrazı ve gider avansının yatırılması halinde mahkeme, başvuruyu yapan borçlu hakkında geçici mühlet kararı vermek zorundadır. Kanımızca belgelerden herhangi birisinin eksik olması halinde; başvuruyu yapana kesin bir süre verilmeli, şayet bu sürede eksiklik ikmal edilmezse başvurunun reddi yoluna gidilmelidir. Zira yapılan başvurunun ilk elden sadece birtakım belgeler eksik olduğu için reddedilmesi hakkaniyete aykırıdır.
Geçici Mühlet
Yukarıda sayılan belgelerin dilekçe ile ibrazı sonrasında mahkeme, talep eden borçlu hakkında 3 aylık geçici mühlet kararı verecektir. Kanun maddesinde açıkça yazıldığı üzere; mahkemenin ilgili belgeleri eksiksiz olarak teslim eden davacı hakkında geçici mühlet verip vermeme noktasında takdir hakkı bulunmamaktadır. Dava dilekçesi ve ekleri mahkemeye verildiğinde mahkeme, yalnızca şekli manada kanunun aradığı belgelerin bulunup bulunmadığı yönünde bir inceleme yapmaktadır. Şayet belgelerde herhangi bir eksiklik yoksa 3 aylık geçici mühlet kararı verilmesi zorunludur.[1] 3 ayın bitiminde ise borçlunun ya da konkordato komiserlerinin talebi üzerine bu süre 2 ay daha uzatılabilecektir. Uzatma talebinin borçlu tarafından yapılması halinde komiserin de görüşünün alınması gereklidir. Uzatma kararının verilmesinde; borçlunun ilk 3 aylık geçici mühlet diliminde faaliyetlerine devam edip etmediği, mutat işlerini finanse ederek sürdürüp sürdüremediği gibi hususlara dikkat edilmekte ve yine komiserler de genel olarak raporlarında bu hususlara dikkat çekerek sürenin 2 ay daha uzatılıp uzatılmaması gerektiği yönünde görüş bildirmektedir.
Geçici Mühlet Verilmesinin Sonuçları
Geçici mühlet kararının doğuracağı sonuçlar, İİK’nun 288.maddesinde “Geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğurur.” şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre kanunun daha sonraki bölümlerinde ayrı maddeler altında ifade edilen sonuçlar doğacaktır. Bunlara ise çalışmamızın kesin mühlet ve sonuçlarından bahsettiğimiz kısımda yer vermekteyiz.
Geçici mühlet kararının verilmesini müteakip mahkeme, kararın ticaret sicil gazetesi, basın ilan kurumu nezdinde ilanına ve kanunda belirtilen diğer yerlere bildirilmesine karar vermektedir. Uygulamada konkordato ilan eden şirket hakkındaki bu ilanların elden takipli olarak götürülmesi sürecin hızlanması, hem borçlunun hem de iyi niyetli alacaklıların korunması açısından kolaylık sağlamaktadır.
Geçici Mühlet Kararına Karşı İtiraz
Kanunun 288.maddesinde alacaklıların ilandan itibaren 7 günlük süre içerisinde delilleriyle birlikte geçici mühlet kararına itiraz edebilecekleri belirtilmiştir. Buna göre her alacaklı, konkordato talebinin reddinin gerektiğine dair bir dilekçe ile geçici mühlet kararını veren mahkemeye başvurabilecektir.
Çalışmamızın
bu bölümünde konkordato talebinden geçici mühletin sonuna kadar olan süreci
inceledik. Kesin mühlet kararı ve sonuçları, kanun yolları, projenin tasdiki ve
diğer hususları ise bir sonraki çalışmamızda inceleyeceğiz.
[1] Aynı yönde bkz. SARISÖZEN Serhat, İcra-İflas ve Konkordato Hukukundaki Yenilikler 3. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara