Mirasta denkleştirme; miras bırakanın sağlığında mirasçısına yapmış olduğu karşılıksız kazandırmaların aynen veya değeri ile miras ortaklığına iadesini sağlar. Tenkis ise; miras bırakanın saklı paylı mirasçılarının miras haklarını zedeleyecek şekilde yaptığı kural olarak ölüme bağlı ve bazı durumlarda sağlararası tasarrufların indirilmesi amacına hizmet etmektedir. Hakları zedelenen mirasçıların başvurduğu hukuki çareleri konu olan bu iki dava türü arasında; konuları, dava açma süreleri, tarafları, miras bırakanın iradesinin bu talepler üzerindeki etkisi ve davaların sonuçları bakımından bazı farklılıklar bulunmaktadır.
1- Denkleştirmeye konu kazandırmalar, sadece sağlararası kazandırmalar olup ölüme bağlı kazandırmalarda denkleştirme söz konusu olmaz. Bir başka ifade ile; miras bırakan halen hayatta iken yaptığı tasarruflarda denkleştirme söz konusu olabilirken; vasiyetname, miras sözleşmesi gibi ölüme bağlı tasarruflarda denkleştirme söz konusu olmaz. Tenkise tabi kazandırmalar ise kural olarak ölüme bağlı kazandırmalar ile Türk Medeni Kanunu’nun 565. ve 567. maddesinde açıklanan şartları taşıdığı tespit edilen sağlararası kazandırmalardır.
2- Denkleştirme davasında davacı ve davalı taraflar yalnızca yasal mirasçılar olabilir. Miras bırakanın yasal mirasçı olmayan üçüncü bir kimseye (örneğin çocukları sağ iken kardeşine) yaptığı kazandırmalarda denkleştirme talep edilmesi mümkün değildir. Oysa tenkis davasında davacı taraf, saklı payı ihlal edilen yasal mirasçı (istisna olarak TMK m.562’de düzenlenen mirasçının alacaklıları veya iflas masası) davalı taraf ise murisin lehine tasarruf oranını aşan kazandırma yaptığı herhangi bir kimse olabilir.
3- Denkleştirme, terekenin paylaştırılmasına ilişkin ve paylaştırma aşamasında söz konusu olur. Oysa tenkis paylaştırmadan önce veya sonra kanunda belirlenen süreler içerinde ileri sürülebilir.
Denkleştirme, mirasın paylaşılmasına kadar talep edilebilir. Ancak Yargıtay denkleştirme için 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağını kabul etmektedir. Konuya ilişkin Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2013/25017 E.-2014/573 K. sayılı ve 16.01.2014 tarihli kararında; “Mirasta denkleştirme istemi mirasın paylaşılması tamamlanana kadar gerçekleştirilebilir. Başka bir anlatımla mirasta denkleştirme istemi miras paylaşılmadığı sürece zamanaşımına uğramaz. Mirasın taksimi halinde ise taksimin yapılmasından itibaren on yıllık zamanaşımı süresi içinde mirasta denkleştirmenin istenmesi gerekir.” şeklinde ve yine aynı yöndeki Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2015/16021 E.- 2015/10505 K. sayılı ve 17.11.2015 tarihli kararında; “Denkleştirme davası, taksim yapılana kadar zamanaşımına tabi olmadan her zaman açılabilir.(YİBK 11.11.1969 günlü ve 2862/5059sayılı) Taksim yapılmış ise taksim tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımına tabidir” şeklinde belirtilmiştir.
Tenkis davası ise paylaştırmadan önce veya sonra açılabilmekle birlikte; Türk Medeni Kanunu’nun 571. maddesinde; “Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer” şeklinde düzenlenmiş olup belirlenen 1 ve 10 yıllık hak düşürücü süreler içerisinde tenkis davasının açılması gerekmektedir. Bununla birlikte; tenkis iddiasının defi yolu ile her zaman ileri sürülmesi mümkündür.
4- Mirasta denkleştirmede; lehine kazandırma yapılan kişinin iade yükümlülüğünün bulunup bulunmayacağı mirasbırakanın iradesine bırakılmıştır. Türk Medeni Kanununun mirasta denkleştirmeyi düzenleyen hükümlerinde sadece belirli durumlar için irade karinesi mevcut olup aksinin ispatı mümkündür.
Türk Medeni Kanunu’nun 669/2. maddesinde; “Mirasbırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça, denkleştirmeye tâbidir” şeklinde düzenlenmiştir. Bu kanun maddesinde düzenlenen karineye göre; miras bırakanın altsoya yaptığı karşılıksız kazandırmanın kural olarak terekeye iadesi gerekmektedir. Ancak kazandırmadan yararlanan (altsoy) mirasçı, miras bırakanın bu kazandırmanın iade edilmeyeceğini belirttiğini ispat ettiği takdirde denkleştirme yapılmaz. Altsoy dışındaki mirasçılara miras bırakan tarafından yapılan kazandırmalarda ise bu durum farklıdır. Altsoy dışındaki yasal mirasçılara (örneğin eşi) miras bırakan tarafından yapılan kazandırma açısından denkleştirme yapılması için; miras bırakanın açıkça iadenin yapılacağını belirttiğini ispat etmek gerekir. Bir diğer ifade ile; altsoy dışındaki mirasçılara miras bırakan tarafından yapılan kazandırmaların korunacağı kural olup; bunun aksini iddia ve talep edenin miras bırakanın iadenin yapılacağı yönünde açık iradesini ortaya koyduğunu ispat etmesi gerekir.
Burada kanun koyucu miras bırakanın çocukları arasında ayrım yapmayacağı ve çocuklardan birine sağlığında karşılıksız kazandırma yaptığı takdirde miras bırakanın iradesinin, bunun terekeye iadesi şeklinde olacağı varsayımıdır. Buna karşılık; altsoy dışındaki yasal mirasçılara yapılan kazandırmalarda miras bırakan açıkça kazandırmayı sağlayan iade yükümü olduğunu belirtmedikçe kazandırmanın denkleştirilmesi de söz konusu olmayacaktır. Ancak eklemek gerekir ki; mirasta denkleştirme yapılmayacağı sonucuna varıldığı takdirde dahi saklı paylı mirasçıların tenkis hakları saklıdır. Mirasta denkleştirme davasında miras bırakanın iradesinin ne şekilde belirleyici olduğunu ifade eden Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2016/9034 E.- 2019/3584 K. sayılı ve 18.04.2019 tarihli kararında; “Altsoya yapılan kazandırma aksi miras bırakan tarafından açıkça belirtilmemişse karine olarak denkleştirmeye (iadeye) tabidir. Altsoya yapılan sağlararası kazandırmanın denkleştirmeye tabi olmadığını davalı (altsoy) ispatlamalıdır. Altsoy dışındaki yasal mirasçılara yapılan kazandırma, karine olarak denkleştirmeye (iadeye) tabi değildir. Altsoy dışındaki yasal mirasçıya yapılan kazandırmanın Denkleştirmeye (iadeye) tabi olduğunu davacı ispatlamalıdır. Miras bırakanın iradesinin denkleştirmeye (iadeye) tabi olup olmadığının ispatı şekle tabi değildir, her türlü delille ispatlanabilir” şeklinde açıklanmıştır. (Yine aynı yönde kararlar için bkz: Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2016/15900 E.- 2019/5589 K. sayılı ve 23/09/2019 tarihli kararı, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2016/9041 E.- 2019/3588 K. sayılı ve 18.04.2019 tarihli kararı)
Buna karşılık murisin yapmış olduğu kazandırmanın tenkise tabi tutulmayacağına ilişkin ortaya koyduğu irade geçersiz olup saklı paylı mirasçıların tenkis talebinde bulunma hakları kanuna dayanmaktadır. Bir başka ifade ile; miras bırakanın yaptığı kazandırmanın tenkise tabi tutulmayacağını da belirtmiş olsa; serbest tasarruf miktarı aşan kısım için tenkis hükümleri uygulanacaktır.
5- Denkleştirmeye konu kazandırma, tümüyle terekeye iade edilir. Örneğin miras bırakan yasal mirasçılarından birisi olan en genç oğluna (A) taksicilik yapması için 18.10.2019 tarihinde 150.000,00-TL karşılığında bir taksi almış ve bu kazanımın denkleştirme tarihi olan 18.10.2023 itibariyle değeri 850.000,00-TL olmuş ise; lehine kazandırma yapılan (A) taksiyi terekeye aynen ya da değeri 850.000,00-TL olarak terekeye iade eder. Tenkis davasında ise yalnızca Türk Medeni Kanunu’nda miras bırakanın serbestçe tasarruf edebileceği belirlenen oranı aşan kısım için tasarrufun indirilmesi söz konusu olur. Bir başka ifade ile; denkleştirme yapılan kazandırmanın tamamen terekeye iadesi sonucunu doğurmakta iken; tenkiste miras bırakanın serbest tasarruf nisabını aştığı kısmın indirilmesi söz konusudur. Tenkiste indirilecek kısmın ne şekilde hesaplanacağı konusunda; http://www.sobaci.av.tr/mirasta-tenkis-hesabinin-yapilmasi/ linkine tıklayarak “MİRASTA TENKİS HESABININ YAPILMASI” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Mirasta denkleştirme ve tenkis davalarının her ikisi de miras hakları ihlal edilen mirasçıların başvurabilecekleri hukuki çareler olmakla birlikte; bu yazıda iki dava türü karşılaştırılarak davaların konusu, tarafları, dava açmak için öngörülen süre, koşullar, miras bırakanın iradesinin davalar üzerindeki etkisi ve davaların sonuçları yönünden farklılıkları kısaca açıklanmıştır.