Bireyler ile devlet arasındaki vergilendirme ilişkisi nedeniyle yaşanan uyuşmazlıklar, vergi hukukunun inceleme alanına girmektedir. Devletin, kamu giderlerini karşılamak amacıyla kamu gücüne dayanarak bireylerden vergi toplama hakkı bulunmakla birlikte; devlet bu hakkını öncelikle Anayasa’ya uygun şekilde kullanmak zorundadır. Zira idarenin tüm eylem ve işlemlerinin hukuka uygun olması gerekmektedir. Devletin vergilendirme ile ilgili işlem ve düzenlemeleri sonucunda, bireyler yüksek tutarda vergiler ve vergi cezaları gibi idari yaptırımlar ile karşı kaşıya kalabilecekleri gibi suç teşkil eden fiillerin muhatabı da olabilirler. Tüm bu nedenlerle, Vergi İdaresi tarafından bireylerden vergi alınması, indirim veya muafiyet uygulanması, vergi incelemesi yapılması, resen veya ikmalen vergi tarh edilmesi, vergi ziyaı cezası uygulanması, usulsüzlük cezası uygulanması gibi işlemlerinin Anayasa’ya, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na, ilgili vergi kanunlarına (Katma Değer Vergisi Kanunu, Özel Tüketim Vergisi Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu gibi) uygun gerçekleştirilmesi gerekir. Bireylerin kendilerine usul ve yasaya aykırı uygulanan vergi ya da cezaların sona ermesi için; düzeltme-şikayet, uzlaşma veya dava açma yollarına başvurmaları mümkündür.